Dernekler Yönetmeliği Konsolide metin
Demek oluyor ki, disiplin kabahatlerinde faile mutlaka bir ceza verilmesi gerektiği halde disiplin tecavüzlerinin affedilmesi disiplin amirinin takdirindedir. Maddesinde, disiplin tecavüzü; “askeri terbiyeyi bozan ve hiçbir ceza kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekasüller” şeklinde tanımlanmıştır. 477 SK yürürlüğe girmeden önce askeri disiplin suçlarının tümü AsCK’da düzenlendiğinden, disiplin tecavüzünün tanımı yapılırken, “ceza kanunlarında düzenlenmeyen fiiller” olduğu belirtilmiştir. 477 SK’da da disiplin suçları düzenlendiğinden, disiplin tecavüzünü; “hiçbir ceza kanununda ve 477 SK’da düzenlenmeyen fiil ve tekasüller” olarak tanımlamak daha uygun olacaktır[70]. Acaba, bir asta müessir fiil suçu işlendiğinde, söz konusu fiilin askeri cürüm olan vahim hal mi, yoksa askeri kabahat olan az vahim hal mi olduğunu kim belirleyecektir?
- AİHM kriterleri dikkate alındığında, uzun süreli cezalarda göz hapsi de oda hapsi gibi yargı denetimine açık olacaktır.
- Mevzuatımız uyarınca, otel, pansiyon, lokanta ve bar gibi işletmeler, umuma açık istirahat ve eğlence yerleri sınıfında yer alır.
- AİHS’de düzenlenen temel hak ve özgürlükler incelendiğinde; 2.
(6) Tahkikat ile ilgili disiplin kurulu toplantılarında disiplin subayı ile tutanak kâtibinin bulunması şarttır. (4) İhtiyaç duyulması halinde bir subay veya astsubay disiplin subayı yardımcısı olarak görevlendirilebilir veya atanabilir. Ayrıca disiplin subaylıklarında ve disiplin kurullarında yazı işleri müdürlüğü ve tutanak kâtipliği yapmak üzere yeteri kadar personel de görevlendirilir. 1) Disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebilir. (1) İzinsizlik cezası, erbaş ve erin hafta sonu tatilinden faydalandırılmamasıdır.
Yönetsel işlemlerin hukuka uygunluğunun denetiminde iptal davası yolu asıldır. İptal davaları kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçlamakla birlikte genelde hukuka uygunluğu sağlayarak kamu yararını gerçekleştirir…”[806] şeklindeki yorumlarıyla, yargı güvencesinin Hukuk Devleti ilkesinin en önemli unsuru olduğu vurgulanmaktadır. Hukuk düzenimiz bakımından, bu güvence Anayasanın 125 nci maddesinde ifadesini bulmaktadır. TSK’da görevli personele sadece disiplin amirleri tarafından değil disiplin kurulları tarafından da disiplin cezaları verilebilmektedir. Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı kanunda yazılı disiplin suçları ile disiplin tecavüzlerinden dolayı disiplin cezası vermeye disiplin amirleri yetkilidir.
Her iki Anayasa kuralı da yasama organına yetki veren bir düzenleme olup, Anayasanın 125. Maddesindeki Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, 159. Maddesindeki, Hakimler ve Savcılar Kurulunun kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı şeklindeki, yasama organına takdir yetkisi vermeden açıkça yargı yolunu kapatan bir hüküm içermemektedir. Buradan çıkan sonuç ortada bir Anayasa-Sözleşme çatışması değil kanun-sözleşme çatışması olduğudur. Asker kişiler hakkında uygulanan disiplin cezaları, eylemlerin niteliğine göre “disiplin suçları” ve “disiplin tecavüzleri” olarak ikiye ayrılmaktadır.[722] Askeri kişilerin işledikleri disiplin tecavüzleri nedeniyle askeri amir tarafından 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 171. Maddesine ek cetvelde belirtilen yetki dahilinde cezalandırılmaları söz konusu olacaktır. Bu cezalar doğrudan suçu işleyen asker kişinin amiri tarafından verildiği ve icrai nitelikte, teknik açıdan idari bir işlem olduğu için denetlenebilir işlemdir[723]. Maddesi ve bu maddedeki takdir yetkisine dayanılmak suretiyle getirilen 1602 Sayılı Kanunun 21.
Fıkraları uygulanarak oda hapsi disiplin cezası yargı yerince denetlenebilecektir. 5982 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 13. Maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapılarak “disiplin cezaları yargı denetimi dışında bırakılamaz” düzenlemesi getirilmesine rağmen, 129. Maddenin dördüncü fıkrasındaki “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır” hükmünde değişiklik yapılmamıştır. Mevcut durum itibariyle devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı da yargı yolu açılırken, asker kişiler ile hakim ve savcılara verilen disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapalı kalmasına devam edilebilecektir. Bu durumun ise hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bugün için ise, disiplini temin için tutuklama yetkisinin 1982 anayasasında ilk defa yer alan 38. Fıkrası karşısında anayasaya aykırı olduğunu iddia etmek pek mümkün görünmemektir. 1982 anayasasının 38/8 maddesine göre “idare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir yaptırım uygulanamaz. Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.” Bu maddenin gerekçesinde ise, “fıkra kişi hürriyetinin ağır tehdidini teşkil eden hapis cezalarının yalnız mahkemelerce hükmedileceği; yani bunun bir “idari müeyyide” olarak (mesela disiplin cezası) idare tarafından uygulanmayacağı esasını getirmektedir. Farklı bir disiplin rejimini bilen silahlı kuvvetler bu yasağın dışında bırakılmıştır” denmektedir.
Maddesine bağlı EK-1 cetvelde disiplin cezalarının altında bu cezaların kimlere, hangi rütbe sahipleri tarafından ve ne kadar süreyle verilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemede uzman erbaş, uzman jandarma ve erbaş ayrı disiplin süjeleri olarak belirlenmiş ve rütbenin geri alınması cezasının verilebileceği statü olarak sadece erbaşlar sayılmıştır. Bu durumda disiplin cezası olarak disiplin amirlerince uzman erbaş ve uzman jandarmalar hakkında rütbenin geri alınması cezası verilemez. İnternette kumar oynatmak Türk Ceza Kanunu kapsamında, internette kumar oynamak ise Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Maddesininbirinci fıkrasında, “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyleyargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adilyargılanma hakkına sahiptir.” denilerek yargı organlarına davacı ve davalıolarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adilyargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddesinde ise “İdareninher türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır…” denilmektedir. Heriki maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisibir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerdengereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkiligüvencelerden biridir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınmasıadil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturur.
Atama yapılmaması hallerinde disiplin subayı, teşkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amiri ile Milli Savunma Bakanı tarafından kıtada en az bir yıl hizmet görmüş olan ve taksirli suçlar dışında bir suçtan hükümlü bulunmayan subaylar arasından görevlendirilir. (1) Disiplin kurulları; asgari binbaşı rütbesinde bir başkan ile meslekte beş yılını tamamlamış, başkandan kıdemsiz bir subay ve bir astsubay üye olmak üzere, disiplinsizlik yapan personelin astı olmayan toplam üç kişiden oluşur. Kurulun başkan ve üyeleri teşkilatında kurulduğu komutan veya askeri kurum amiri tarafından her yılın aralık ayında bir yıllığına görevlendirilir. Kurul üyeleri, zorunlu nedenler hariç görev süresi içinde değiştirilmezler. Görev süresi bitenler yeniden görevlendirilebilir. (2) İzinsizlik, ilave hizmet yükleme ve oda hapsi cezaları disiplin amirleri tarafından; hizmetten men cezası ise disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilir.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2., 13., 20., 22., 25.,26. [807] Ragıp Sarıca, “ Yoklukla Malûl İdari Kararlardan Dolayı İdarenin Mali Mesuliyeti Meselesi” İÜHFM, C.XIII, İstanbul 1947, s.906 ; Sabri Tandoğan, “Objektif ve Sübjektif Tasarruflarda Yokluk”, İdare Hukuk ve İdari Yargı ile ilgili incelemeler, C.I, Ankara 1976, s.91. Her olayın cereyan ettiği haller ve şartlar göz önünde tutulmak kaydiyle bu madde hükümlerine göre silahını kullanan askere ve silah kullanma emrini veren birlik komutanına sorumluluk yüklenemez. [496] Ömer İzgi, – Zafer Gören, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Yorumu, C.I, Ankara, TBMM Yayını, 2002, s.222 vd.; İbrahim Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku, İstanbul, Afa yayınları, 1993, s.142; Halil Kalabalık,; İnsan hakları Hukuku, İstanbul, Değişim Yayınevi, 2004, s.287 vd. [472] Tekin Akıllıoğlu, “Uluslararası İnsan Hakları Kurallarının İç Hukuktaki Yeri ve Değeri”, İnsan Hakları Merkezi Dergisi (Ankara Ünivermostbet giriş Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını), C. I, Sy. [354] Soruşturmada yapılacak işlemler konusunda geniş bilgi için bkz. 4) Memurun görevli olduğu birlik komutanı veya kurum amirinin kanaat raporu. [317] Bu konu üçüncü bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir. [245] Madde 21 – Bu kanuna göre şahsi hürriyeti tahdit eden cezalar ağır hapis ve hapis ve kısa hapistir. [243] Madde 16 – “Uzman jandarmaların aşağıda yazılı herhangi bir durumun ortaya çıkması halinde Jandarma Genel Komutanının onayı ile ilişkileri kesilir. [117] “Firar” ve “kaçma” aynı manalara gelir (Ejder Yılmaz,; Hukuk Sözlüğü, 4. Baskı, Ankara 1992, s.285).
Be nedenle de kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı[541] başta İnsan Hakları Evrensel Bildirisi olmak üzere, çeşitli Uluslararası Sözleşmelerde yer alan önemli insan haklarından biridir. Bunlardan biri, “kişi özgürlüğü ve güvenliğinin tanınması”, diğeri de “kişi özgürlüğü ve güvenliğini korumak için alınan önlemler”dir[543]. Yasaya uygun olarak tutuklama yapılması veya yasaya uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasının önlenmesi için, olayın özel niteliğine göre, kuvvete başvurma “mutlak zorunluluk” haline gelmiş ve kuvvete başvurmanın sonucu olarak tutuklanmak istenen veya kaçmaya kalkışan kişi ölmüşse, sözleşmenin 2. Maddesinde bu durum yaşama hakkının ihlali niteliğinde görülmemiş, hukuka aykırı bir davranış sayılmamıştır. AİHS’nin usulüne göre yürürlüğe girmiş temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir uluslararası sözleşme olduğu açıktır. 5170 SK ile yapılan değişiklik neticesinde, iç hukukta AİHS hükümleri ile aynı konuda farklı hükümler içeren kanun hükümleri, uygulanamaz konuma gelmiştir. AİHS ile kanun hükümlerinin çatışması sorunu bu şekilde çözülmüş ise de, Anayasal normlar ile çatışması durumunda hangisinin esas alınacağı sorunu halen devam etmektedir. Anayasal düzenlemenin yapılış şekli esas alınırsa, Anayasa koyucunun, Anayasa’nın üstünlüğü ilkesinin gereği olarak AİHS’ye Anayasal değer veya Anayasa üstü konum vermek istemediği sonucu çıkmaktadır[484]. Yukarıda belirtildiği üzere AİHS’ne Anayasa üstü değer veren ve çatışma halinde AİHS’nin uygulanmasını ileri süren görüşler de bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine anayasal hatta anayasaüstü değer veren diğer bir yazar da Yüzbaşıoğlu’dur.